Crohn Hastalığı da ülseratif kolit ile aynı gruptan, ancak farklı özelliklere sahip kronik iltihabi bir bağırsak hastalığıdır. Tüm sindirim sistemini etkileyen Crohn çok seyrek olarak mideyi ya da yemek borusunu da tutabilmektedir. Her 100 bin kişiden 1-10 kişide görülmektedir. Birinci derece akrabaları arasında Crohn hastalığı bulunan birinin hastalığa yakalanma ihtimali 2-4 kat artmaktadır.
Crohn Hastalığıyla ilgili değişik teoriler bulunmaktadır…
Crohn hastalığında başlatıcı olabilecek mikrobiyal faktörler arasında atipik tüberküloz bakterileri, kızamık, çevresel faktörler arasında da sigara olduğu ileri sürülüyor.
Ülseratif Kolit ile Crohn Hastalığı arasındaki fark şöyle tanımlanmaktadır.
Crohn tuttuğu organı bölüm bölüm tutar, hastalanmış kısımlar arasında sağlam bölgeler vardır. Öte yandan ülseratif kolit bağırsağın sadece iç yüzünü döşeyen mukoza tabakasını tutarken, Crohn içten dışa bütün duvar hastalığa iştirak eder. Ülseratif kolit yakınmalarının daha alevli olmasına karşın, Crohn daha ciddi bir seyir izleyebilir.
Karnın sağ alt tarafında hissedilen karın ağrısı hastalığın en tipik belirtisi olarak kabul ediliyor. Sulu ishal, kilo kaybı, halsizlik, iştahsızlık da karın ağrısına eşlik ediyor. Hastalık aktif olduğunda veya karın içi apse gibi bir enfeksiyon geliştiğinde ateş görülüyor. Bağırsak tıkanıklığı riski de Crohn’nun yol açtığı sağlık sorunlarından biri. Bu hastalıkların belirtileri söndüğü sürece kişinin iş yaşamı üzerine de kötü bir etkileri bulunmuyor. Aktif oldukları dönemde ise, iş gücü kaybına neden oluyorlar. Her ikisi de kronik, takibi gerektiren, pahalı tetkik ve tedavilerin kullanıldığı hastalıklar olduğu için ülseratif kolitli ve Crohn’lu hastaların bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında bulunmaları, dolayısıyla iş yaşamlarını sürdürmeleri çok büyük önem taşıyor.
Crohn; ince bağırsak kanseri riskini biraz arttırmaktadır. Kolorektal kanser riski konusunda birbirine zıt veriler olmakla beraber, kalın bağırsağın yarısından fazlasının tutulduğu, hastalık yaşının 10’u aştığı ve hastalığın erken başladığı vakalarda riskin arttığına inanılmaktadır.
Crohn Tedavisi ülseratif kolite göre daha fazla çaba gerektiriyor. Crohn hastalığı tedavi seçeneklerinde tutulum yeri büyük önem taşıyor. İlaç tedavisinde başlıca aminosalisilatlar, immunosupresifler, antibiyotikler, probiyotikler ve immünomodülatörler kullanıldığı belirtiliyor. Bu ilaçların duruma göre kombinasyonlar halinde verilmektedir.
Bu nedenle Crohn hastalığı, gastroenteroloji ve genel cerrahi uzmanlarınca yakın iş birliği içinde izlenmelidir. Hastalar arasındaki yaygın inanışın aksine bağırsağın tutulan kısmının ameliyatla çıkarılması, hastalığın sona erdiği anlamına gelmez. Ameliyat sonrası dönemde genellikle ince bağırsak tarafında hastalığın nüks (tekrar) ettiği görülür.
Bu nedenle özellikle bağırsağın bir kısmının kesilip çıkarılması tarzındaki cerrahi girişimlerden, kesin indikasyonlar olmadıkça, bağırsağın gittikçe kısalmasına yol açacağı için kaçınılır. Günümüzde iltihabi bağırsak hastalıklarının tedavisindeki en önemli ilerleme, hastalığa neden olan mekanizmaların anlaşılmaya başlanmasıyla geliştirilen ve iltihabi olaylarda rolü olan sitokinleri bastıran tedavilerin kullanıma girmesidir. Zamanla bu yeni Crohn hastalığı tedavisi ile ilgili yöntemin fayda ve zararları konusunda daha fazla bilgi sahibi olacağız.
Crohn Hastalığı tuttuğu organı bölüm bölüm tutar, hastalanmış kısımlar arasında sağlam bölgeler vardır. Öte yandan ülseratif kolit bağırsağın sadece iç yüzünü döşeyen mukoza tabakasını tutarken, Crohn hastalığında içten dışa bütün duvar hastalığa iştirak eder. Ülseratif kolit yakınmalarının daha alevli olmasına karşın, Crohn daha ciddi bir seyir izleyebilir. Crohn hastalığına yakalanmış terminal ileum.
Prof. Dr. Bahadır Ege’nin Google Scholar üzerinden tüm bilimsel araştırma yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Bizimle iletişime geçin...
Kliniğimizi arayarak bilgi & randevu alabilir ya da tıbbi ikinci görüş formunu doldurarak Prof. Dr. Bahadır Ege'ye ulaşabilirsiniz.
İLETİŞİM TIBBİ İKİNCİ GÖRÜŞ