Karın içinde en büyük yeri kaplayan içi boş bir organ olan kolon, biz hekimlerce yıllarca ihmal edilmiştir. Son dönemde yapılan çalışmalar ve buluşlar kolonun sadece dışkı atımında değil, bağışıklıktan psikolojik durumumuza kadar çok etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca insanda her iki cinste de en sık görülen kanserlerden birine sebep olmaktadır. Bu görülme sıklığında her geçen yıl içinde artış göstereceği tahmin edilmektedir. Endüstriyel beslenme, gıdalar üzerindeki kimyasalların artması kolon kanseri gelişini arttırmaktadır. Kolon hastalıklarında kanama, karında şişlik, ağrı ve kilo kaybı, dışkılama değişikliği gibi bulgular olabilir. En sık duyulan hastalığı spastik kolon yani irritabıl barsak sendromudur. Bu hastalıkta kabızlık, karında şişme, ağrı ve bazende ishal olabilir.
Tanı amaçlı yapılan bir tetkikte olsa kolonoskopi işlemi sırasında bazen tedavi şansıda doğar. Özellikle kolon poliplerinin büyük çoğunluğu kolonoskopi sırasında çıkarılabilir. Bu şekilde erken kanser tedavisi de yapılmış olur. Divertiküler hastalık kolonun bir başka kanser olmayan hastalığıdır. Özellikle kolonun sigmoid kısmı dediğimiz son kısmında gelişen baloncuklardır. Aşırı basınca bağlı olarak kolon mukozası dışarı doğru meme yapar. Bu memeler bazen içi gaita ile dolarak iltihaplanır ve bazende delinerek karın içine boşalır. Çoğu zaman sessizdir, sorun çıkarmaz. Ancak bu kolon mukozasının zayıf olduğu noktalardan ciddi kanamalar gelişebilir. Böyle durumlarda kolonoskopi yapılarak kanama durdurulmaya çalışılır. Eğer sık tekrarlayan kanama veya divertikül iltihabı gelişiyorsa o zaman hastalıklı kısım (Koloproktoloji Cerrahisi) çıkarılmalıdır. Divertikül ameliyatları laparoskopi kapalı cerrahi ile yapılabilir.
Ülseratif kolit hastalığı kolonun bir diğer kanser dışı hastalığıdır. Sadece kolon tutulur, bu nedenle kalın bağırsağın tamamen çıkarılması hastalığı iyileştirebilir. Ülseratif kolit kolon mukozasında kanamalı yaralara yol açar. Hastalarda kanlı ishalin şiddeti hastalığın durumuna göre değişebilir. Dışkılama sıklığı ve kilo kaybı farklılık gösterebilir. Bazı bağışıklık ilaçları ile hastalık kontrol altında tutulabilir. Bizim Koloproktoloji Cerrahisi tedavi planladığımız hastalar; çok yoğun ilaç kullanan ancak tedavi olamayan, yada sık tekrarlayan hastalığı olan ve cerrahi tedavi isteyen hastalardır. Yine bu cerrahide laparoskopik ve robotik olarak yapılabilir.
Kolonda kanayan, sert ve büyüyen iyileşmeyen yaraya yol açar. Bazen bağırsak lümenini çepe çevre tutar, bu durumda bağırsak tıkanıklığı gelişir. Acil cerrahi yapılmazsa kalın bağırsak delinip dışkı karın içine akar. Bu durum hasta için hayati risk oluşturur. Kalın bağırsak duvarını yiyerek delen kanserlerde de benzer durum gelişebilir. Bu durumda kolostomi denen bağırsağın dışarı ağızlaştırıldığı cerrahiler uygulanmak zorunda kalınabilir. Normal koşullarda tanı almış ve acil durum oluşturmayan kolon kanserlerinde uygun hazırlıklar sonrası hastalıklı bölüm lenf bezleri ile birlikte çıkarılır. Bağırsak bağırsağa ağızlaştırılarak dikilir, kolostomi yapılmaz. Ben bu işlemleri laparoskopik yani kapalı ve robotik cerrahi ile yapmayı tercih ediyorum. Hastalığın durumuna ve hastanın tercihine göre açık cerrahide yapılabilir.
Bu bölgede gelişen kanserlerde kolon kanserinden farklı olarak radyoterapi ve kemoterapi ameliyat öncesi uygulanmasının önemi bilinmektedir. Uygun hastalarda robotik cerrahi özellikle erkeklerde erektil fonksiyonların yani cinsel işlevlerin korunmasında bazı avantajlar sağlamaktadır. Rektum kanserinde de robotik cerrahinin dar alandaki cerrahi üstünlüğü aynı robotik prostat cerrahisinde olduğu gibidir.radyoterapi alan hastalarda anastomoz hattını korumak amaçlı olarak geçici ileostomi yani ince bağırsağın dışarı ağızlaştırılma uygulaması yapılabilir. Proktolojik hastalıklar anal bölge hastalıklarıdır.Bu hastalıklarla ilgili olarak ayrıntılı bilgileri ilgili sekmelerde paylaştım ancak yinede burada da kısaca bahsetmek istiyorum. En çok bilinen hemoroidal hastalıktır, kanama ağrılı şişliklerle karakterizedir. Genelde ilaç ve sıcak uygulamalarla tedavi olur. Sadece %10 luk kısmı cerrahi tedavi gerektirir. Bir çok cerrahi uygulama vardır.
Koloproktoloji Cerrahi tedavisinde en önemli olan ağrının ve komplikasyonların en az olduğu yöntemin seçilmesidir.
Bu her hasta için aynı değildir. Bazen hemorid bant ligasyon gibi ağrısız, günü birlik işlem iken bazen kesisiz, ağrısız lazer tedavisi, THD, longo prsedürleri olabilir. Burada cerrahın deneyimi kullanılan cihazlardan çok daha önemlidir. Araba kullanan biri daha ileri teknoloji olsa da uçak kullanamaz. Anal fistül adındaki Latince kelimenin de belirtiği gibi tünel, yol anlamına gelmektedir. Yani bu hastalık anal bölgede sivilce başına benzer iltihaplı kanlı akıntıya yol açan bir dış ağız ve bunun bir tünelle anüs içindeki iç ağza birleşmesi ile oluşur.
Neden olur?
Anal bölgedeki salgı bezlerinin iltihaplanması ile önce apse oluşur. Bu apsenin dışarı akması ile akıntılı dış ağız gelişir ve hastalık kendini belli eder. Sık tekrarlayabilir ve her tekrar hastalığın tedavisini zorlaştırır. Bu hastalıkta en sıkıntılı durum anal kasların yani gaz-gaita tutmamızı sağlayan kasların cerrahi sırasında hasarlanması ve bu hasarın düzeyine göre şikayetlerin gelişmesidir. Bu nedenle bir çok cerrahi teknik tariflenmiştir. Benim uyguladığım tekniklerin en başarılıları elastik seton ve lazer uygulamalarıdır. Hastaların çok iyi takip edilmesi gerekir. En ufak sorunda erken müdahale çok önemlidir.
Anal fissür hastalığı, bu hastalıkta anal kanalda bir çatlak oluşur.
Hemoroidal hastalıkla çok karışır ve yanlış tedavi edilir. Bu nedenle iyileşmez. Konunun uzmanı tarafından yapılan proktolojik muayenede tespit edilir. Hasta bazen ağrı nedeniyle tuvalete çıkmak istemez ve bunun için yemek miktarını azalttığı için kilo verebilir. Muayenede son derece nazik olunmasında fayda vardır. Bazen tuvalet sonrası 1-2 saat süren ağrı atakları olabilir. Aslında oluşturduğu şikayete nazaran anal bölge hastalıkları arasında en kolay tedavi edilen ve iyi sonuç alınan hastalıktır. Genelde erken dönmede sıcak uygulamalar ve bazı kremlerle başarıyla tedavi olur. Ancak sık tekrarlayabilir. Böyle durumlarda tercihe göre Botox enjeksiyonu veya çatlağa yol açan aşırı büyümüş iç sfinkterin keserek normal basıncına getirmek en iyi tedavi seçeneği olabilir.
Tecrübeli ellerde başarı şansı çok yüksek komplikasyon oranı çok düşüktür.
Pilonidal sinüs veya kıl dönmesi genelde erkeklerde kuyruk sokumunda pis kokulu içinde kılların olduğu akıntılı deliklerle karakterizedir. Sebebi çok net olmasa da uzun süre oturmak ve derin kalça girintisine sahip olmak olabilir. Ailevi özelliği de vardır. Bazen şiş ağrılı sıcak apse formasyonuyla kendini gösterebilir. Bu durumda apse diranajı ilk tedavidir. Pilonidal sinüs ameliyatsız olarak tedavi edilebilir. Uygun vakalarda kristalize fenol veya lazer uygulaması başarılıdır. Sık tekrarlayan geniş alana yayılan olgularda flap onarım iyi sonuç verir.
Condilom HPV’nin yol açtığı bir hastalıktır.
Genelde cinsel yolla bulaşır. Anal kansere HPV nin tipine bağlı olarak yol açabilir. Kolonoskopi veya rektoskopi ile anal kanal tutulumuna bakılmalıdır. Kozeriasyon, lazer uygulanabilir. Ardından tedavi edici kremler uygulanmalıdır.
Rekosel; kadınlarda rektumun vajene doğru bombeleşmesi, sarkmasıdır. Dışkı bu alanda gölleşir, takılır ve tam boşalamama ve zorlanmaya yol açar. Zorlanmaya bağlı hemoroid ve anal fissüre yol açabilir. MR defokografi ile tanı konulur, semptomatik hastalara cerrahi tedavi uygulanır.
Rektal prolapsusu, ıkınma sırasında rektumun anüsten dışarı çıkması, sarkmasıdır. Hasta zorlu defekasyondan bahseder. Yaşlılarda kanama ve ülserasyonlar gelişebilir. Muayene sırasında hastanın ıkındırılması ile dışarı çıkan, sarkan rektum gözlenebilir. Tedavisinde laparoskopik yada robotik olarak rektopeksi cerrahi işlemi yapılabilir. Rektum dışarı sarkmasın diye kuyruk sokumu kemiğine mesh yardımı ile fiske edilir.
Koloproktoloji Cerrahisi:
Hemoroid.
Anal Fistül.
Anal Fissür.
Condilom.
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi).
Rektal Prolapsus.
Rektosel.
Rektum Kanseri.
Kolon Kanseri.
Ülseratif Kolit Cerrahisi.
Prof. Dr. Bahadır Ege’nin Google Scholar üzerinden tüm bilimsel araştırma yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Bizimle iletişime geçin...
Kliniğimizi arayarak bilgi & randevu alabilir ya da tıbbi ikinci görüş formunu doldurarak Prof. Dr. Bahadır Ege'ye ulaşabilirsiniz.
İLETİŞİM TIBBİ İKİNCİ GÖRÜŞ