Gastrointestinal kelimesi latincede sindirim sistemi anlamına gelir. Bu nedenle ağızdan anüse kadarki kısmı anlatmaktadır. Ancak günümüzde yemek borusu, mide ve ince barsak cerrahisini ve fıtık cerrahisini anlatmaktadır. Özellikle mide kanseri ve mide hastalıkları ana başlığını oluşturur. Yarım yüz yıl önce mide ülser cerrahisi en çok yapılan cerrahiler arasında olmasına karşın günümüzde çok etkili mide ilaçlarının bulunmasıyla nerdeyse yapılmaz hale gelmiştir. Ancak yaşam süresinin artmasıyla ileri yaş nüfusun ve ağrı kesici kullanımının artmasına bağlı mide ülserleri ve delinmesine bağlı komplikasyon cerrahileri artmaktadır. Bizim ise en çok yaptığımız ameliyatlar mide kanseri ameliyatları olmaktadır. Bu ölümcül hastalık kendisini mide kanaması, dışkının siyahlaşması ve kilo kaybı ile belli edebilir. Tanısı gastroskopi ile konulur, eğer hastalık başka organlara yayılmamışsa cerrahi olarak hastalıklı kısmın ya da midenin tamamının çıkarılması ile tedavi edilmeye çalışılır. Lenf bezlerinin çıkarılması önemlidir. Bazen ileri evrede olsa da ciddi kanam riski ve delinme riskine karşın cerrahi işlem yapılabilir. Bazen kanser mide çıkışını tıkarsa hasta yemek yiyemez ve zayıflamaya başlar. Bunun için tıkanıklığın by-pass yapıldığı cerrahi tedaviler uygulanmalıdır. Kemoterapi ve radyoterapi uygun hasta gurupları da işe yarayacaktır.
Reflü şikayeti olan hastalar ilaç tedavisine rağmen iyileşemiyor bu durum öksürük ve astım benzeri abloya yol açıyorsa reflü cerrahisi yapılabilir. Öncelikle hastanın iyi değerlendirilmesi gereklidir. Gastroskopi ile mide fıtığı gösterilmelidir. Bazen fıtık olmadan da reflü olabilir böyle durumlarda 24 saat pH moniterizasyonu ile reflünün şiddeti ve sıklığı ortaya konabilir. Endsokopide özefajit ve Barret özefagusunun olup olmaması tedavi için önem arz eder. Özellikle Barret özefagus çok önelidir. Çünkü yemek borusu kanserine çevirme riski vardır. Bu hastalarda bu durumun ilerlemesini kontrol altına almak için reflü cerrahi uygulanabilir. Reflü cerrahi laparoskopik olarak uygulana ve Nissen fundoplikasyonu olarak bilinen cerrahidir. Genelde hasta ertesi gün tabucu edilir.
Karın fıtıkları genelde eski cerrahi kesi yerlerinden veya potansiyel fıtık alanları olan göbek deliği ve her iki kasık bölgesinden çıkar. Özellikle erkeklerde yaş ilerledikçe kasık fıtığı riski artmaktadır. Fıtık tespit edildiğinde cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Fıtık ilaçlarla düzelebilecek bir durum değildir. İdeal yaklaşım eğer hastada uygunsa laparoskopik yani kapalı cerrahidir. Bu cerrahi teknikte karın içine kamera yardımı ile girilip fıtık alanı ortaya konulur. Ardından fıtık kesesi ayrıştırılır ve onarılır. Uygun özel yamalarla ile içerden desteklernir. İşte kapalı cerrahisinin üstünlüğü de buradan gelir. Yama karın içinden konur. Araba lastiklerindeki patlakların tamirinde olduğu gibi yama yüksek basıncın olduğu içi kısımdan konulmuş olur buda tamirin daha sağlam olmasını sağlar. Biz genelde kapalı yani laparoskopik cerrahi teknikleri tercih etmekteyiz. Yine kapalı yöntem olan robotik cerrahide isteğe göre hastalara uygulanabilir.
Gastrointestinal cerrahi; mide, yemek borusu, kalın bağırsaklar, ince bağırsaklar, karaciğer, anal kanal, anus, safra yolları ve pankreasın ameliyat ile tedavisi yapılan hastalıklarının tümünü kapsar ve genel cerrahi uzmanlık alanını içerisine girer.
Reflü şikayeti olan hastalar ilaç tedavisine rağmen iyileşemiyor, bu durum öksürük ve astım benzeri abloya yol açıyorsa reflü cerrahisi yapılabilir. Öncelikle hastanın iyi değerlendirilmesi gereklidir. Gastroskopi ile mide fıtığı gösterilmelidir. Bazen fıtık olmadan da reflü olabilir böyle durumlarda 24 saat pH moniterizasyonu ile reflünün şiddeti ve sıklığı ortaya konulabilir.
Endsokopide özefajit ve Barret özefagusunun olup olmaması tedavi için önem arz eder. Özellikle Barret özefagus çok önemlidir. Çünkü yemek borusu kanserine çevirme riski vardır. Bu hastalarda bu durumun ilerlemesini kontrol altına almak için reflü cerrahi uygulanabilir. Reflü cerrahi laparoskopik olarak uygulana ve Nissen fundoplikasyonu olarak bilinen cerrahidir. Genelde hasta ertesi gün taburcu edilir.
Karın fıtıkları genelde eski cerrahi kesi yerlerinden veya potansiyel fıtık alanları olan göbek deliği ve her iki kasık bölgesinden çıkar. Özellikle erkeklerde yaş ilerledikçe kasık fıtığı riski artmaktadır. Fıtık tespit edildiğinde cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Fıtık ilaçlarla düzelebilecek bir durum değildir. İdeal yaklaşım eğer hastada uygunsa laparoskopik yani kapalı cerrahidir. Bu cerrahi teknikte karın içine kamera yardımı ile girilip fıtık alanı ortaya konulur.
Ardından fıtık kesesi ayrıştırılır ve onarılır. Uygun özel yamalar ile içeriden desteklenir. İşte kapalı cerrahinin üstünlüğü de buradan gelir. Yama karın içinden konur. Araba lastiklerindeki patlakların tamirinde olduğu gibi yama yüksek basıncın olduğu iç kısımdan konulmuş olur, buda tamirin daha sağlam olmasını sağlar. Biz genelde kapalı yani laparoskopik cerrahi teknikleri tercih etmekteyiz.
Yine kapalı yöntem olan robotik cerrahide isteğe göre hastalara uygulanabilir:
Mide Reflü Cerrahisi.
Mide Kanseri Cerrahisi.
İnce Bağırsak Hastalıkları Cerrahisi.
Safra Kesesi Cerrahisi.
Fıtık Cerrahisi.
Gastrointesitnal sistem ağızdan anüse kadar uzanan sindirim sistemi ve buna bağlı çalışan organları tanımlar. Yemek borusu, mide,ince bağırsak,safra kesesi ve yolları ve pankreas ana yapılarıdır. Gastrointestinal cerrahi genellikle özefagus(yemek borusu), mide ve ince barsak cerrahisini içermektedir. Pankreas, safra yolları ve karaciğer hepaotobilier cerrahi ilgi alanına girmektedir.
Özefagusun en sık cerrahi tedavi gerektiren hastalığı kanseridir. Özefagus kanseri özefagusun yapısı nedeniyle agresif ve ölümcül seyredebilir. Genel de kendini yemek yerken takılma ve ağrı hissi ile belli eder. Tanısı endoskopik tetkik ile konulur. Cerrahi tedavi asıl tedavisidir. Ancak ilerlemiş vakalarda radyoterapi ve kemoterapi tedavisi sonrasında cerrahi tedavi planlanabilir.
Diğer cerrahi tedavi gerektiren durumlardan biride Akalazya hastalığıdır. Akalazyada özefagus alt sfinkterinde aşırı kasılma e büyüme olması sonucu yiyeceklerin mideye geçişi zorlaşır. Bu hastalıkta özefagus genişler ve kasılma özelliğinde zayıflama olur. Cerrahi olarak özefagus alt sfinkteri Heller miyotomi ameliyat tekniği ile kesilerek rahatlatılır. Bu ameliyat laparoskopik olarak yapılabilmektedir.
Mide vücudumuz da en çok kullandığımız organlarımızdan biridir. Tüm yiyeceklerin sindirildiği ve dışarıdan alınan tüm toksik, kimyasal maddelerin temas ettiği organdır. Bu nedenledir ki mide kanseri en sık görülen kanser türlerindendir. Mide kanseri midenin en ölümcül hastalığıdır. Kilo kaybı, kansızlık ve mide ağrısı olarak kendini gösterir. Genelde 50li yaşlardan sonra görülmeye başlar. Tanısı endoskopi ile konulur.
İlerlememiş vakalarda cerrahi tedavi en başarılı tedavi yöntemidir. Midenin yerleşim yerine göre midenin tamamı veya bir kısmı çıkarılır. Etrafındaki lenf bezlerinin tutulma sayısı hastalığın gidişatını gösteren en önemli belirteçlerden biridir.
Mide fıtığı yine sık görülen ve cerrahi olarak başarılı bir şekilde tedavi edilen bir hastalıktır. Reflü şikayet ile kendini belli eder. Göğüs ardında yanma en önemli bulgularından biridir. Uzun süreli reflü Barret özefgusu dediğimiz yemek borusu alt ucu kanserine sebep olabilir. Bununla ilgili bir Amerikan dergisinde yayınlanan makalemi okuyabilirsiniz (Utility of endoscopy for diagnosis of barrett in a non-Western society: endoscopic and histopathologic correlation.Ege B, Dinç T, Yildiz BD, Balci Z, Bozkaya H. Int Surg. 2015 Apr;100(4):720-5. doi: 10.9738/INTSURG-D-14-00167.1. Epub 2015 Jan 14.) Endoskopi ve özefagus manometre çalışmalarına göre ameliyat kararı alınan hastalarda laparoskopik Nissen fundoplikasyonu başarı ile uygulanabilir.
İnce bağırsağın hastalıkları son derece nadirdir. İnce barsakta erleşen kanerler ve Meckel divertikülü en sık cerrahi tedavi gerektiren durumlardır. İnce barsak tetkik edilmesi zor olan bir organdır. Son dönemlerde kapsül endoskopi ve MR enterografi sayesinde daha başarılı bir şekilde değerlendirebiliyoruz. Cerrahi tedavisi laparoskopik olarak başarılı bir şekilde yapılmaktadır.
Safra kesesi hastalıkları toplumda yaygındır. Kadınlarda biraz daha sık görülür. Ancak erkek hastalarda hastalık daha sıkıntılı seyrede bilir. Safra kesesi sırtı karaciğer yapışık bir çay bardağı büyüklüğünde bir organdır. Bilinenin aksine safra kesesi safra üretmez. Safa karaciğer tarafından üretilir ve günlük yaklaşık yarım litre hacme ulaşır. Bunun sadece bir çay bardağı kadarı safra kesesi içinde depolanır. Bunun amacı özellikle yağlı yiyeceklerin yenmesi sonrası bu bir çay bardağı kadar olan safranın yiyeceğe boca edilmesidir. Çünkü safra özellikle yağlı yiyeceklerin sindiriminde önemli rol oynar. İşte sorun bu aşamada kendini belli edebilir. Safra kesesinden safra akışının bozulduğu durumlarda, anatomik farklılık, çamur, taş, polipler gibi durumlarda yemek sonrası safra kesesi kasıldığında boşalamaz ve bu sağ üst karında şiddetli ağrı yapar. Kalp krizi, ile bile karıştığı olur. Eğer safra kesesi boşalamazsa işte o zaman hatayı acile getirecek kadar rahatsız eder. Bazı ilaçlarla hasta rahatlarsa biz buna bilier kolik deriz ve acil müdahile gerekmeyebilir. Safra kesesi boşalamaz ve şişmeye devam eder ve enfekte olursa artık hastada kolesistit dediğimiz durum gelişmiş demektir. Bu tabloda ilk 72 saat içinde ameliyat ile safra kesesi alınabilir ya da hastaneye yatırılarak tedavi başlanır. Tablo kötüleşerek devam ederse safra kesesi delinerek safra karın içine boşalabilir. Bu eskilerin ödü patladığı dediği tablodur. Böyle durumlarda hasta acil olarak ameliyat edilmelidir. Bu nedenle safra kesesi taşlarında eğer hasta ileri yaşta değilse elektif planlı cerrahi ile tedavi etmekte fayda vardır.
Safra kesesi taşı sadece safrakesesini iltihaplandırarak ya da yemek sonrası ağrılara yol açarak rahatsızlık vermez. Çok ciddi başka sorunlara da yol açabilir. Taş safra yoluna düşerse tıkanma sarılığı dediğimiz mikrobik olmayan sarılığa yol açabilir. Bu durumda taşın safra kanalından çıkartılması gerekir. Buda ERCP dediğimiz yöntemle gerçekleştirilir. Aslında bir tür endoskopidir. Ağızdan girilerek endoskopla safra kanalının barsağa açıldığı yer bulunup buradan birtakım cihazlar yardımı ile taş dışarı alınır. Bir cerrahi işlem olmasa da kanama delinme gibi komplikasyonlara yol açabilir. Gerekli durumlarda safra kanalına stent dediğimiz borular konularak safra akışı sağlana bilir. Eğer taş pankreas kanalını etkilerse panreatit denen çok ciddi hastalığa yol açabilir. Bu et sindiriminde rol alan pankreas salgısının kendini ve vücudu sindirmesidir. Şiddetli karın ağrısı gelişir, hastanede yatarak tedavi verilir. Gerekli durumlarda cerrah tedavide yapılabilir.
Safra kesesi taşı ve çamuru tespit edildiğinde eğer hastanın kliniği, yaşı ve yandaş hastalıklarının durumu da uygunsa safra kesesi cerrahisi planlanabilir. Safra kesesi ameliyatlarını büyük ölçüde laparoskopik yani kapalı cerrahi ile yapmaktayız. Talep eden hastalarda bu işlem robotik olarak da yapılabilir. Laparoskopi karın için ışıklı kamera ile görüntülendiği ve 5mm’lik cerrahi aletlerle ameliyatın gerçekleştirildiği ameliyattır. Karın kesilmediği için hasta daha hızlı iyileşir ve yarası küçük olur.
Özellikle şeker hastalarında safra kesesi iltihabı şiddetli seyredebilir, kan şeker düzeyi bozulabilir veya zor dengelenebilir. Bu nedenle şeker hasalarında safr kesesi taş ve çamurunda ameliyat kararı ertelenmemelidir.
Safra kesesi poliplerinde kanser riski olduğu için ameliyat yapılmaktadır. Basitçe 5mm olan ve çok sayıda polipte ve 10mm olan tek polipte, büyüme eğilimi olan poliplerde safra kesesi cerrahi ile alınmalıdır.
Fıtık insan oğlunda sık karşılaşılan hastalıklardandır. Özellikle yaş ilerledikçe kas ve fasiaların zayıflaması ile fıtık hastalığında artış olur. İnsanlarda potansiyel fıtık alanları mevcuttur. Bu alanlar anne karnındayken göbek kordonunun girdiği göbek deliği ve özellikle erkeklerde kasık bölgesidir. Geçirilmiş cerrahi alanlarda doğal yapılarını ve mukavemetlerini kaybettikleri için fıtık gelişimine hassas hale gelirler. Fıtık tanım olarak bütünlüğünü kaybederek karın duvarından karın içi organların cilt altına doğru bombeleşmesidir. Giderek büyüme ve daha çok ya da daha fazla karın içi yapının karın dışına doğru çıkması tipiktir. Bu nedenle erken tanı daha başarılı cerrahi tedavilere ve daha az nükse neden olur. İdeal fıtık cerrahisi hastaya göre seçilmelidir. Ancak en uygun tedavi seçeneği yapılabiliyorsa laparoskopik cerrahidir. Yine her cerrahide olduğu gibi bu cerrahide de deneyim çok önemlidir. Robotik cerrahi olarak da fıtık cerrahisi uygulanabilir. Prof. Dr. Bahadır EGE, her iki yöntemle de fıtık cerrahisinde deneyime ve vaka serilerine sahip olan, minimal invaziv cerrahlardan biridir. Özellikle bazen dev fıtıklar, sık tekrarlamış fıtıklar cerrah açıdan zorlayıcı olabilir. Sık görülen kasık ve göbek fıtıklarında laparoskopik cerrahi uygulaması nüks oranlarını düşürmekte ve ameliyat sonrası ağrıyı azaltmakta ve erken normal hayata dönüş sağlamaktadır.
Prof. Dr. Bahadır Ege’nin Google Scholar üzerinden tüm bilimsel araştırma yazılarına ulaşmak için tıklayınız.
Bizimle iletişime geçin...
Kliniğimizi arayarak bilgi & randevu alabilir ya da tıbbi ikinci görüş formunu doldurarak Prof. Dr. Bahadır Ege'ye ulaşabilirsiniz.
İLETİŞİM TIBBİ İKİNCİ GÖRÜŞ